Dokunmadan aşk olmaz!

İlk gördüğünüz anda damarlarınızda kanınız daha hızlı akmaya başlar, kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi çarpar. Bir süre sonra her yerde onu hatırlatan şeyler görürsünüz; gazeteyi açtığınızda, televizyonda, sokak afişlerinde. Onun eşsiz olduğunu düşünürsünüz. Ama sadece düşünürsünüz! Ta ki ona benzeyen başka birisini görene kadar. Her benzeri onu sizden uzaklaştırırken bir bakmışsınız ki artık onu hatırlamıyorsunuz bile.

Oysa dokunmak…

İlk defa elini tuttuğunuzda… Ya da daha öncesinde sadece yanınızda oturduğundaki vücudunun sıcaklığını hissettiğinizde… Dudaklarınız dudaklarına değdiğinde… Teni dokunuşunuzun altında… Unutabilir misiniz kolayca? Doğrudan pazarlama da böyle bir şey deyip konuya girsem kaç kişi devamını okur yazının bilmem. Her marka kendi aşk hikâyesini anlatmakla kalmıyor burada, aşkı yaşıyor!

Günümüzde kitle iletişim araçlarının mesaj bombardımanı altına aldığı tüketiciye dokunan bir pazarlama biçimi doğrudan pazarlama. Doğru zamanda doğru kitleye ulaşan, hedef kitle ile marka arasında birebir ilişki kuran, bağlılık yaratan, satın almaya teşvik eden ve sonuçları ölçülebilen bir yöntem. Üstelik en önemli yanı çift yönlü iletişime açık ve tüketici tepkilerini anlık gözlemleme şansı olan tek yöntem.

Her ne kadar henüz toplam mecralar içindeki payı olması gerektiği kadar olmasa da hem yurt dışında hem yurt içinde günden güne gelişen bir pazarlama biçimi. Yenilikçi bir mecra üstelik en yeni teknolojileri kullanırken sanatı ve sporu da ihmal etmiyor.

Elbette, gelişen her sektörde olduğu gibi sorunları var. Fakat en azından bu sorunlara çözüm bulmak için bir kuruluş var. Türkiye’de şemsiye kuruluş olan Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği.

Gerek sektörün etik kurallar çevresinde gelişmesi gerekse devlet nezdinde haklarının savunulması konusunda ciddi adımlar atıyor. Bunu yaparken sadece İstanbul-Ankara kapsamında kalmayıp Anadolu’ya da açılıyor, üniversitelerle iş birlikleri yaparak sektöre akademik destek de sağlıyor.

Yaşar Şeki

DPİD Yönetim Kurulu Üyesi