KAYIT OL
2009 yılında başlayan bir akımla CRM, müşteri veri tabanı, veri tabanına dayalı pazarlama faaliyetleri markaların pazarlama bütçelerinde giderek artan bir paya sahip oluyor. Özellikle hedef odaklı kampanyalar ve geri dönüş oranları markaların tercihini tetiklemiş oldu
Deneyim kavramı artık işimizin vazgeçilmez bir parçası oldu. Tüm markaların öncelikli hedefi sahada ve satış sonrasında tüketicilerine iyi bir deneyim yaşatmak haline geldi.
Firmaların boyutları büyüdükçe , kendi çalışanları da hedef kitleleri haline geliyor. Onların kazanılması, kendilerinin sadece müşteri olarak görülmesi demek değil, en yakınımızda olan ve markayı en iyi tanıyanların birer marka elçisine dönüşebilmesini sağlayabilmek.
Şüphesiz EVET. Markaların iletişimlerini sahaya taşımaları tabii ki mevsimlerden bağımsız olarak yeni yaşam şekillerinin bir eseri. Artık marka mesajlarını yaşamın tam ortasında almaya alıştık. Satış noktalarında, alışveriş merkezlerinde, sinemalarda tam da satın almaya eğilimli olduğumuz anlarda karşılaştığımız ürün/marka vaadleri çok daha hızlı bir satın alma motivasyonu yaratıyor. Bahar sadece bu tanıtımların, çok daha geniş alternatifler içinde sunulmasını sağlıyor.
Doğrudan pazarlama sektörünün saha ve satış noktası disiplininde hizmet veren ajansların müşterileri ile iç içe çalışan, sahayı yöneten çok sayıda elemanı vardır. Bu ekipler mesailerinin bir kısmını markaların pazarlama, ticari pazarlama ve/veya satış ekipleriyle birlikte geçirirler.
Kasım ayında jüri üyesi olarak katıldığım John Caples Ödülleri’nde 50 ülkeden katılan yüzlerce projeyi değerlendirerek 2014’te öne çıkan trendleri sizler için derlemeye çalıştım.
Her şeyi bilen adam Bay J bu sene Doğrudan Pazarlama Ödülleri’ne destek veriyor. İşe ajanslardan başladı; sürpriz ziyaretlerle yaratıcıları doğrudan pazarlama konusunda bilgilendirdi. Ajans ziyaretlerinden bazılarını sosyal medyada görmüşsünüzdür. Şimdi sırada içeriğini Bay J’ye emanet ettiğimiz ödül gecemiz var. Hepinizi bu sürprizlerle dolu davete bekliyoruz.
2007’de Fast Company’de okuduğum bir makale bu soruyu CMO (Chief Marketing Officer) olarak yanıtlıyordu. SpencerStuart tarafından yürütülen araştırmaya göre ortalama bir CMO’nun görevde kalış süresi iki seneyi bulmuyordu. Bugüne geldiğimizde rakamlarda bir değişiklik yok.
Etkinlik sektörü genelinde şirketler çoğunlukla şirket ortakları tarafından yönetiliyor. Temelde bu, insana bağlı bir sektör olmasından kaynaklanıyor. Reel sektörlerde sermaye girdiniz olmadan iş kurmanız ve bunu büyütmeniz çok zor, oysa ki hizmet sektöründe durum farklı; sermayesi insan.
Ülkemizde gerçekleşen beklenmedik gelişmeler nedeniyle, doğrudan pazarlama sektörü, son 2 yıldır, oldukça zorlu bir dönem geçirdi. Sürdürülebilir bir pazarlama iletişimi için, sektör oyuncularının her zamankinden daha yoğun çalışması, daha yaratıcı olması, doğal olarak daha fazla üretmesi gerekti.
“Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun”, çok kısa bir süre önce Resmi Gazete’de yayımlandı ve Mayıs 2015’te yürürlüğe giriyor.
Doğrudan Pazarlama Ödülleri’ne başvurmazsanız alamazsınız! 2014’in son ödülleri Aralık’ta sahiplerini buluyor. Değerlendirmeleri devam eden yarışmada bu sene şaşırtıcı yenilikler var.
Sektörün ihtiyacı olan önemli bir buluşma noktası haline gelen Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’nin belki de en önemli parçası hâlâ Kristal Elma Yarışması. Yarışmada ödül kazananlar listesini incelediğimde, bazı çarpıcı noktalar gözüme çarptı. Özellikle Doğrudan Pazarlama Bölümü’nde geleneksel olarak interaktif/dijital kapsam/kategori açıklamaları içermeyen Etkinlik Pazarlaması, Satış Noktalarında Pazarlama, Ambient gibi bölümlerde, ödüle layık görülmüş olan dijital kökenli ajansların varlığı dikkatimi çekti. Dijital ve Dijital Kökenli Kampanyalar Kategorilerinde ise yıllardır geleneksel olarak adlandırılan ajansların varlıklarını artırdıkları gün gibi ortada.
Şüphesiz EVET. Markaların iletişimlerini sahaya taşımaları tabii ki mevsimlerden bağımsız olarak yeni yaşam şekillerinin bir eseri. Artık marka mesajlarını yaşamın tam ortasında almaya alıştık.
Etkinlik ajanslarının başarı kriterlerinde ana maddelerin, strateji, yaratıcılık, başarılı uygulama, iyi bütçe yönetimi ve ölçülebilir sonuçlar olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu kadar ciddi bir endüstride, yeni yeni farkına vardığımız ve gelecek günlerde daha fazla önemsememiz gerektiğine inandığım iki başlık var: Sürdürülebilirlik ve Erişilebilirlik.
30 yaş altı 2,3 milyar tüketicinin yüzde 48’i cep telefonuna sahip. Bu sayının üçte biri de akıllı telefon kullanıyor. +15 yaş grubuna yönelik yapılan 2011 araştırmalarında, 1 milyar kişinin sosyal medyayı kullandığı (internet kullanıcıların yüzde 70’inden fazlası) tespit edildi. Avrupa ülkelerinde internet kullanıcılarının yüzde 73’ü en az bir sosyal medya grubunda yer alırken, bu oran Çin, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerde yüzde 86’ılara çıkıyor.
DPİD’in araştırmasında sahada pazarlama alanında tam zamanlı 25.000, yarım-zamanlı 40.000 kişinin istihdam edildiği görülüyor. Satış noktalarında yapılan dönemsel aktivitelerde yarım zamanlı tanıtım elemanı kullanımı bu rakamın hemen hemen tamamını oluşturuyor. Bu personel genellikle iki değişik gruptan gelir...
Pazarlama iletişiminde yeni normalleri konuştuğumuz günümüzde, alışverişçi pazarlaması ile dijital pazarlamanın ilişkisini betimleyen ZMOT (Zero Moment of Truth) oldukça dikkat çekici bir yaklaşım. Satın alma kararına ait akışın değiştiğine işaret eden bu yaklaşımda, alışverişçi ile ürün arasındaki artık karşılıklı...
Bu güncel başlık, mikro anlamda birer kullanıcı-müşteri olarak her birimizin tecrübe ettiği sıkıntılara dokunuyor. Bir bankadan haftada en az iki kere, bir kısmı da saat 03.00 civarında olmak üzere kredi kartı kampanyaları, bono-tahvil bilgilendirmeleri alıyorum. Müşteri hizmetlerini arayarak cep telefonuma bilgilendirme yapılmaması...
2009 yılında başlayan bir akımla CRM, müşteri veri tabanı, veri tabanına dayalı pazarlama faaliyetleri markaların pazarlama bütçelerinde giderek artan bir paya sahip oluyor. Özellikle hedef odaklı kampanyalar ve geri dönüş oranları markaların tercihini tetiklemiş oldu.
Mayalar’ın kehaneti üzerinden birileri kazandı birileri kaybetti ama dünyanın sonu gelmedi! Hayat devam ediyor…
Son senelerde yüzde 20 bandı altına düşmeyen bir büyüme ile 1,4 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış ve 70.000 kişiye istihdam sağlayan doğrudan pazarlama sektörü, yoğun bir seneyi geride bırakırken, DPİD, sektörün önde gelen 53 ajansı olan üyeleriyle beraber önemli projeleri hayata geçirdi.
Bu hafta doğrudan pazarlama sektörü ile ilgili önceki yılların araştırma raporlarını tekrar inceledim. Bugünü daha iyi anlamak ve geleceği planlamak için zaman zaman bilgileri tazelemek çok iyi oluyor.
Gönül rahatlığıyla, “Hak edene gitti” diyebilirim.
Doğrudan pazarlama kategorisinde elmaları doğru iç görülerden yola çıkmış, iyi uygulanmış, hedef kitlesine dokunmuş özgün ve yaratıcı fikirler topladı.
2012 etkinlik endüstrisi için yoğun geçti, 2013’te de markalar çizgi altı iletişimdeki hızlarını kesmediler ve yine yoğun bir yıl başladı. Bu güzel tablonun arkasında ise özellikle etkinlik ajanslarını bekleyen gizli tehditler var. Burada sadece birkaçına değineceğim...
Muhtemelen benim üniversite yıllarımda bırakın pazarlama kelimesini, başında bir de “gerilla” kelimesi olsaydı öğrencilik yaşamım yarım kalırdı. Bugün ise reklamveren cephesindeki pazarlama stratejilerinin toplantılarında bile ciddi bir konu başlığı artık gerilla pazarlama. Aslında kelimenin kökeni son derece basit.
Dünyada ve Türkiye’de, özellikle son 10-15 yılın en önemli inisiyatiflerinden birisi sahada pazarlama aktivitelerinin (özellikle merchandising ekipleri) “outsource” edilme şeklinde gerçekleştirilmesidir. Şirketler bunu yaparken ilk başlarda işin daha çok işveren sorumluluğu tarafını düşünmüşler ve bu metotla birçok sorumluluğu ajansın devralması ile İK ve hukuki açıdan daha güvenli bir yönetime geçmişlerdir.
Memleketimizde pazarlama ve satış terimleri karıştırılır. Pazarlama bölümünde okuyan gençlere “Tencere tava mı satacaksın?” diye sorulur, kartvizitinde pazarlama uzmanı yazanlar satışçı gibi çalışır. Tamam, özünde ikisinin de birçok apartmana girişi yasaktır. Her şerde bir hayır var mıdır bilmem ama son dönemde doğrudan satışın...
Ulaşım sektöründe artan rekabet ve hizmet odaklı yenilikler, sektörün pazarlama iletişimi faaliyetlerine de hareketlilik getirdi. Seyahat deneyiminin ön plana çıktığı sektörde, interaktif ekranlar yolcular için sadece keyifli vakit geçirmekten öte, izinli pazarlama dahilinde, markalar ile firmanın yolcuları arasında çapraz iletişim...
Bazen yazası, okuyası, konuşası, dinleyesi ve hatta düşünesi gelmez insanın. Çünkü öyle bir andır ki “o bazen anı”, anlayamaz olup biteni, anlasa bile anlatamaz insan. Bırakın susarken sessiz kalmayı, konuşurken bile sesi çıkmaz, çıkamaz.
Geçtiğimiz yıllarda yeni Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlığı aşamasında oldukça fazla tartışılan “her şirketin bir web sitesi olmalı ve şirketin tipine göre bu web sitesi üzerinde şirketle ilgili bazı bilgileri halka açık olarak bulundurmalı” fikri sonunda hayata geçti.
Ekim ayında “Peter Drucker Society Türkiye İnsiyatifi” tarafından “Etkin Yönetimin Yeniden Keşfine Hazır Mısınız?” isimli organizasyona panelist olarak davetliydim. Birbirinden değerli isimlerin katkıda bulunduğu panelde tartışmalar genelde Y kuşağı etrafında döndü.
Dünya değişiyor. Alışkanlıklar değişiyor. Doğal olarak pazarlama iletişimi de değişiyor. Dijital dünyanın hayatımızdaki yerinin sürekli artması iletişim ve medyanın çeşitlenmesine yol açıyor. Birbirinden farklı dinamikleri olan bu mecraların, eskilerine entegrasyonu bütünleşik iletişimi daha da zorlaştırdı.
Ocak ayı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın web sitesindeki verilere göre ülkemizde, 19.760 adedi İstanbul’da olmak üzere 98.832 adet faal dernek mevcuttur.
DPİD de İstanbul merkezli bir dernek, üyelerimizin tamamına yakını da İstanbul merkezli ajanslardır. Ancak etkinlik ve saha pazarlama ajanslarımız sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de hizmet vermektedirler.
İlk gördüğünüz anda damarlarınızda kanınız daha hızlı akmaya başlar, kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi çarpar. Bir süre sonra her yerde onu hatırlatan şeyler görürsünüz; gazeteyi açtığınızda, televizyonda, sokak afişlerinde. Onun eşsiz olduğunu düşünürsünüz. Ama sadece düşünürsünüz!
Dünyanın en tehlikeli kariyer basamağı hangisi biliyor musunuz? 2007’de Fast Company’de okuduğum bir makale bu soruyu CMO (Chief Marketing Officer) olarak yanıtlıyordu. Spencer Stuart tarafından yürütülen araştırmaya göre ortalama bir CMO’nun görevde kalış süresi iki seneyi bulmuyordu. Bugün de rakamlarda bir değişiklik yok.
2013 yılı doğrudan pazarlama endüstrisinin altın yıllarından birisi oldu.
- DPİD tarafından her yıl yaptırılan sektör araştırması endüstrinin büyüklüğünü bir kez daha ortaya koydu. 1,8 milyar dolarlık pazar büyüklüğü ve 115.000 kişiye istihdam imkanı… (Kaynak “DORinsight”).
Doğrudan pazarlama sektörü son yıllarda ciddi gelişmeler kaydetti. Araştırma sonuçlarına göre, sektör büyüme oranının, seneler bazında %20’nin altına inmediği dikkat çekiyor.* Yapılan işlerin, çalışanların ve sektördeki ajansların kalitesi de gözle görülür bir şekilde artıyor.
Günümüz rekabet koşullarının dayattığı, “giderlerin minimize edilmesi” ve “paradan para kazanılması”politikasının pazara yansıması, iletişim sektöründe “müşterinin finanse edilmesi” sorununa dönüşmüş durumda.
DPİD olarak kurulduğumuz günden bu yana interaktif pazarlama kavramlarının pazarlama sektöründeki çeşitli paydaşlar tarafından doğru biçimde ele alınması için çalıştık. Bu bakış açısıyla 2012 yılını da “izinli pazarlama yılı” olarak belirledik.
Pazarlama sektörü için yeni normaller yaratan bir değişim süreci içerisindeyiz. Bu hızlı değişim, tüketici davranış ve satın alma süreçlerini de değiştiriyor. Markalar ise iletişim stratejilerini ve pazarlama yatırımlarını değişen tüketici davranışlarına paralel olarak planlıyor.
1980’lerde tüketicinin, duyarlı ve duygusal bir canlı olduğu, satın alma kararının ötesinde tüketici deneyiminin önemi kabul edildi. 1990’larda “Deneyimsel Ekonomi” tanımı ortaya atıldı ve artık birbirlerine çok yakın vaatler sunan markaların büyümelerini ancak müşteri deneyimlemelerinden sağlayacağının altı çizildi. Perakendecilerin de kendilerini sadece satış noktası değil aynı zamanda hatıra sağlayıcı olarak konumlamaları tavsiye edildi. Deneyimsel ekonomi yaklaşımı işe dört lezzet kattı: Bilgilendirme, estetik, hayalgücü, eğlence.
İlk gördüğünüz anda damarlarınızda kanınız daha hızlı akmaya başlar, kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi çarpar. Bir süre sonra her yerde onu hatırlatan şeyler görürsünüz; gazeteyi açtığınızda, televizyonda, sokak afişlerinde. Onun eşsiz olduğunu düşünürsünüz. Ama sadece düşünürsünüz! Ta ki ona benzeyen başka birisini görene kadar. Her benzeri onu sizden uzaklaştırırken bir bakmışsınız ki artık onu hatırlamıyorsunuz bile.
Ulaşım sektöründe artan rekabet ve hizmet odaklı yenilikler, sektörün pazarlama iletişimi faaliyetlerine de hareketlilik getirdi. Seyahat deneyiminin ön plana çıktığı sektörde, interaktif ekranlar yolcular için sadece keyifli vakit geçirmekten öte, izinli pazarlama dahilinde, markalar ile firmanın yolcuları arasında çapraz iletişim ve promosyon imkanları tanıyor. Öte yandan, seyahat süresini keyifli hale getirmeye odaklanan hizmet bakışı, müşteri memnuniyetini artırıyor.
Memleketimizde pazarlama ve satış terimleri karıştırılır. Pazarlama bölümünde okuyan gençlere “Tencere tava mı satacaksın?” diye sorulur, kartvizitinde pazarlama uzmanı yazanlar satışçı gibi çalışır. Tamam, özünde ikisinin de birçok apartmana girişi yasaktır. Her şerde bir hayır var mıdır bilmem ama son dönemde doğrudan satışın ne olduğuna dair algı biraz daha yerleşti. Zira, tüy dökücü krem, horlamayı engelleyen mekanizma, katlanmayan kırılmayan hortum size doğrudan satış ile ulaşmaktadır, arada hiçbir satış kanalı olmadan direkt kapınızda.
Muhtemelen benim üniversite yıllarımda bırakın pazarlama kelimesini, başında bir de “gerilla” kelimesi olsaydı öğrencilik yaşamım yarım kalırdı. Bugün ise reklamveren cephesindeki pazarlama stratejilerinin toplantılarında bile ciddi bir konu başlığı artık gerilla pazarlama. Aslında kelimenin kökeni son derece basit. 1800’lü yıllarda içerik kazanan bu kelime, çete savaşı, çete mücadelesi ve en önemlisi taktiksel olarak da düşmana ordu gibi gözükmeden düşmanı püskürtme ve ortadan kaldırma stratejisi olarak insanlık sayfası sözlüğündeki yerini almış.
Dünya değişiyor. Alışkanlıklar değişiyor. Doğal olarak pazarlama iletişimi de değişiyor. Dijital dünyanın hayatımızdaki yerinin sürekli artması iletişim ve medyanın çeşitlenmesine yol açıyor. Birbirinden farklı dinamikleri olan bu mecraların, eskilerine entegrasyonu bütünleşik iletişimi daha da zorlaştırdı. Öte yandan 2000’li yıllarda yaşanan krizler sonrasında pazarlama faaliyetlerinin satışa dönüşü daha çok sorgulanır oldu ve sıcak satışa dönüşen projelerin değeri arttı. Dijital sonrası dönemde satış noktası faaliyetlerinin yükselişe geçmesiyle, “kitlelere değil bireylere konuşabilmek” önem kazandı.
2012 etkinlik endüstrisi için yoğun geçti, 2013’te de markalar çizgi altı iletişimdeki hızlarını kesmediler ve yine yoğun bir yıl başladı. Bu güzel tablonun arkasında ise özellikle etkinlik ajanslarını bekleyen gizli tehditler var. Burada sadece birkaçına değineceğim
Günümüzde markalar müşterilerine dijital ve sahadan dokunurken farklı farklı ajanslarla ilerliyorlar, ama unutulmamalıdır ki mecralar farklı olsa da aynı müşteriye ulaşıyorlar.
Etkinlik ajanslarının başarı kriterlerinde ana maddelerin, strateji, yaratıcılık, başarılı uygulama, iyi bütçe yönetimi ve ölçülebilir sonuçlar olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu kadar ciddi bir endüstride, yeni yeni farkına vardığımız ve gelecek günlerde daha fazla önemsememiz gerektiğine inandığım iki başlık var:Sürdürülebilirlik ve Erişilebilirlik.
Pazarlama iletişiminde yeni normalleri konuştuğumuz günümüzde, alışverişçi pazarlaması ile dijital pazarlamanın ilişkisini betimleyen ZMOT (Zero Moment of Truth) oldukça dikkat çekici bir yaklaşım. Satın alma kararına ait akışın değiştiğine işaret eden bu yaklaşımda, alışverişçi ile ürün arasındaki artık karşılıklı bir iletişim olduğu ve özellikle cep telefonlarından internete bağlanma oranının artmasıyla alışverişçinin tüm satın alma kararları için ZMOT’un geçerli olduğunu savunuyoruz. Satış noktasında yapılan pazarlama iletişiminde, özellikle son 2-3 yıldır çok daha bilinçli alışverişçilerle karşılıyoruz. Ürün içeriğinden, nerede ve nasıl üretildiğine kadar bilgisi olan yeni alışverişçi profili var.
Yıl 1926… Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa’ya tanıtmak amacıyla Cumhuriyet’in ilanından üç yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk, Dışişleri Bakanı Ali Cenani’nin önerisi ile tarihimizin ilk Road Show’unun yaşama geçirilmesi için onay verdi. 12 Haziran 1926 sabahı Karadeniz gemisi, Ankara keçisinden Bitlis tütününe çeşitli ürünleriyle Avrupalılara Yeni Cumhuriyet’i anlatmak üzere yola çıktı. 12 ülkede 16 şehri ziyaret etti. 86 günde 10.000 mil yol alıp yüzbinlerce insanla karşılaşan gemi, hareketinden 3 ay sonra, 5 Eylül 1926 Pazar günü İstanbul’a döndü. Bütün limanlarda gemiyi ziyaret edenlerin 65.000 kişiye ulaştığı tahmin ediliyor.
DPİD’in araştırmasında sahada pazarlama alanında tam zamanlı 25.000, yarım-zamanlı 40.000 kişinin istihdam edildiği görülüyor. Satış noktalarında yapılan dönemsel aktivitelerde yarım zamanlı tanıtım elemanı kullanımı bu rakamın hemen hemen tamamını oluşturuyor. Bu personel genellikle iki değişik gruptan gelir
Şubat’a İzinli Pazarlama Damgası
Pazarlama dünyası Şubat ayında önemli buluşmalara tanıklık edecek ve bu aya “İzinli Pazarlama” damgasını vuracak.
Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı geçtiğimiz günlerde yeniden Meclis gündemine geldi. Komisyon toplantıları devam ediyor ve büyük olasılıkla birkaç ay içerisinde yürülüğe girmesi bekleniyor. Peki kanun yürülüğe girdiğinde çıkış noktası olan sorunlara bir çözüm olacak mı?
©2018 DOĞRUDAN PAZARLAMA İLETİŞİMCİLERİ DERNEĞİ BU SITEDE BULUNAN YAZI VE ÇIZIMLERIN HER HAKKI SAKLIDIR.